31 Temmuz 2017 Pazartesi

Gezilen Ülke Almanya

Bir Almanya seyahatinden herkese merhaba , bu seferki gidişimde görüntü olarak değişik bir şey gözüme çarpmadı. Eve geldiğimde valizleri koyup

hızlıca çıkardıktan sonra ufak bir yorgunluk atmak için şehir turuna çıkıyoruz ve bir nargile kafeye oturuyoruz. Şimdi nargilenin esas yeri Türkiye olarak bilinir fakat bence Almanya nargile anlamında çok iyi. Türkiye’de olmayan yada varsa bile çok büyük marketlerde olan içecekler var. Naneli enerji içeceği, özel peynirler ve en önemlisi  tabi ki de çikolata bu alman çikolataları Türkiye’de olsa obezite oranı çok yükselirdi. Ertesi gün araba galerilerine bir gezi düzenliyoruz. Ağzım açık kalıyor içimden diyorum abi bunlar ne ya arabamı bu canavar mı? Mercedes Benz müzesine gidiyoruz ve bu müze yanlış hatırlamıyorsam sekiz katlı ve içerisinde bir arabanın girebileceği büyüklükte çok büyük bir asansör var. İlk katında yeni çıkan arabalar sergileniyorlar. İkinci katta yarış arabaları, üçüncü ve dördüncü katta eski arabalar sergileniyor, beşinci ve altıncı katta antika statüsündeki arabalar sergileniyor, yedinci ve sekizinci katta ise polis ambulans itfaiye vs. gibi kamu kuruluşları için üretilen eski arabalar sergileniyor. İnanın ki müze o kadar büyük ki dört saat boyunca geziyorum fakat içimde hala gezme isteği kalarak geri dönmek zorunda kalıyorum. Çıkışta açlığımızı gidermek için bir lokantaya gidiyoruz ve doyasıya yedikten sonra kaldığımız yerden devam ediyoruz. Çarşıya geldikten sonra alışveriş anlamında şunu çıkarıyoruz ilk önce Avrupa sonra Türkiye anlayışı geliyor, diyorlar ki tekstil konusunda Türkiye daha ucuz fakat bence hiç öyle değil ve mağaza anlamında daha geniş bir anlayışa sahiptir. Bu günlük gezimizin sonuna geldik ve eve dönüyoruz serinin devamı ikinci yazımda olacaktır.

25 Temmuz 2017 Salı

SOKAK DÜNYASI

Biliyorsunuz ki sokaklarda binlerce sahipsiz kedi ve köpek var. Kedi ve köpekler insanlara muhtaçtır aslında bizlerde onlara muhtacız. Şimdi nasıl diyeceksiniz bazı hırsızlık olaylarında sokak köpeklerinin koruyucu tavırlarını  görmüşsünüzdür yada kedilerin mırıltısının insan üzerinde sakinleştirici özelliği var ve bizler bu şekilde onlara muhtaç oluyoruz onlarda bizlere muhtaç oluyorlar. Yaz günlerinde kedi ve köpeklerin  en önemli ihtiyaçları bir kap su evet sadece bir kap su, illaki kedi ve köpekleri sevmenize gerek yok ki sevmeyin dokunmayın korkutmayın ama onlara bir kap su bırakın bir yerlere ve maddi durumunuz elverişliyse mama alıp koyabilirsiniz her gün  yapmanıza gerek yok haftada bir kez yapsanız bile birçok sokak canının hayatını kurtarmış olacaksınız. Hayvanlara iyi davranan insanlar sakin ve pozitif olurlar ve buda sizin kendi hayatınızı olumlu etkiler. Pet shoplardan kedi ve köpek satın almak yerine hayvan barınaklarından veya sokaklardan ücretsiz sahiplenin illaki cins diyorsanız , sokaklar’ da yada barınaklar’da cins hayvanlar var bunların bizzat şahitiyim. Sokakta cins Ankara kedisi tedavisini üstlendim ve sonradan sahiplendirdik bir yuvası oldu ve hayatı kurtuldu. Hayvanlar nankör değildir, hiçbir hayvan kendisine iyilik yapan eli asla unutmaz fakat insanların nankör demesinin olayı şöyle başlıyor kedi yada köpekler oyuncu hayvanlardır oyun oynama isteğini nankörlük olarak algılıyorlar. Türkiye’de fazla kısıtlama var mağazalar hayvanları kışın iş yerinde barındırdığı için o mağazadan alışveriş yapmayan insanlar var. Küçük bir masum canın senin alacağın kıyafete ne zararı olabilir ki yanlış düşünmeyin doğru düşünün doğru hayatlar yaşayın yaşatın canlarımıza sahip çıkalım satın almayalım sahiplenelim.








21 Temmuz 2017 Cuma

ALMANYAYA İLK GİDİŞ



Henüz daha 14 yaşındaydım ve ilk defa yurtdışına çıkışım olmayacak tabi ki. Şöyle böyle derken çıktık yola havalimanına geldiğimizde daha olayı tam kavrayamamışım tabi ne kadar öncesinden yurtdışına çıkmışta olsam bu yalnız olarak çıktığım ilk yurtdışı seyahatim olacak Güvenlikten geçiş falan derken gümrüğe geldim pasaportu verdik  belgeleri gösterdik ve 4 saat uçak yolculuğundan sonra Stuttgart havalimanına indi uçak. İlk izlenim ihtişamlı değildi yani zengin ülke gelişmiş ülke olayını ilk göremedim. Ertesi gün Stuttgart’ın merkezine gittiğimde gerçekten mimari alanda çok gelişmiş bir ülke olduğunu görebiliyorsunuz. Türkiye deki gibi bir alışveriş merkezi olayı yok burada mağazalar var  alışveriş merkezi gibi yerler var ama Türkiye deki statüde değil ve o an şunu fark ettim bu durum Yunanistan’da da böyleydi . İnsanları kapalı alana itmek yerine daha nezih ve ferah ortamda alışveriş yapmasını sağlıyorlar ve bence bu çok iyi bir fikir. Yemek olayı her ülkeye hitap edercesine  Asya, Avrupa, Doğu ülkelerine hitap eden yerler var ve klasik tüm ülkelerde zincir haline gelmiş fastfood olayı burada’da  mevcut. Almanya’nın en iyi yanlarından birisi Türkiye deki  gibi çok katlı binalar yok, yanlış hatırlamıyorsam en fazla 4 katlı bina yapılabiliyordu ama genel olarak evler iki veya üç katlı. Evlerin kibar ve küçük olması daha yaşanılabilir bir ortam yaratıyor. Almanya’nın özel içecek olayı pek mevcut değil gördüğüm kadarıyla fakat şunu fark ettim . Hemen hemen her yerde  nargile dükkanları  var yani nargile, alkol, meşrubat, yemek dükkanı olarak işlev görüyor. Klasik Türklerin haricinde Almanya’da yaşayan tüm milletler nargile içiyor. Arabalar fazlasıyla aktif yani zaten Almanya denildiğinde akla ilk gelen şey bence araba ve çikolatadır. Arabalar Türkiye’ye göre fazlasıyla ucuz fakat trafik daha sıkı ve kurallı buda Almanya’da düzen olmasını sağlıyor. Gelelim Alman çikolatalarına insanların dedikleri kadar var çikolatalar enfes. Almanya farklı milletten insanlara ev sahipliği yapan çok modern görüşlere sahip insanlarla dolu olan çok güzel bir ülke


20 Temmuz 2017 Perşembe

Şanlıurfa ve Halfeti Gezisi



 Güneşin ilk ışıklarıyla beraber otogar  önünde bekleyen otobüslerimize biniyoruz ve harekete geçiyoruz. Yorgunluktan otobüsün içerisinde uykuya dalıyoruz, gözümüzü açtığımızda  Şanlıurfa sınırına geldiğimizi fark ediyoruz bu arada yakıt ikmali için Petrol ofisine giriyoruz ve her otobüse bir turist rehberi biniyor ve rotamız Halfeti’ye doğru yöneliyor. Turist rehberimiz bize kısa kısa Halfeti’nin tarihi  hakkında bilgiler veriyor ve halfeti’ye varıyoruz. Halfeti sessiz şehir adıyla bilinen çok sakin ve sessiz bir ilçedir. Bizi ilk olarak tekne turu bekliyor. Yavaş yavaş teknelerimize biniyoruz ve turumuz başlıyor. İlk olarak batan camiyi ve Rum kaleyi görüyoruz tabi ki yol boyunca küçük küçük mağaraların güzel görünümünü , suyun sesi ve kokusunu, halfeti’nin o eşsiz manzarasıyla çok güzel bir  tekne turu haline geliyor. Tekrardan kıyıya yanaştığımızda güzel bir yemek yiyoruz ve tekrar yola koyuluyoruz. Sıradaki yer Hz. Eyüp peygamberin makamı oluyor. İnsan oraya ayak bastığı andan itibaren huzur dolmaya başlıyor. Şifalı olarak bilinen suda elimizi yüzümüzü yıkıyoruz ve birazda içiyoruz ve duamızı ediyoruz . Şimdide Balıklı göle gidiyoruz. Balıklı göle vardığımızda rehberimizin eşliğinde kısa bir tur atıyoruz ve bir saatlik serbest dolaşma iznimiz oluyor. Çok doğal ve güzel bir yapıya sahip olan Balıklı gölü gezmeye devam ediyoruz o kadar çok fotoğraf çekebilicek yer var ki ama ayrılma zamanımız geliyor ve ayrılmak zorunda kalıyoruz. Şimdi sırada sıra gecesi. Sıra gecesi tarihi  Şanlıurfa’ya özgü bir konakta gerçekleşiyor. Başlıyoruz gecemize  çok güzel türküler söyleniyor yeri geliyor duygulanıyoruz yeri geliyor eğleniyoruz. Güzelce yemeğimizi yedikten sonrada çiğ köfte yoğrulmaya başlanıyor ve çiğ köftemizi de yedikten sonra başlıyoruz halaya duruyoruz  çok iyi şekilde eğlendikten sonra artık Şanlıurfa’ya veda etme zamanımız geliyor ve hiç istemesekte veda ediyoruz .

SELANİK GEZİSİ

Selanik Makedonya ülkesine çok yakın olmakla birlikte ortak uluslar arası havalimanı bulunmaktadır. Selanik dıştan bakıldığında köhne bir yer gibi gözükmektedir. Teknolojiden uzak bir yer gibi görünmektedir. Ulaşım otobüs ve trenle yapılıyor. Tren şehirler arası ulaşımda büyük rol oynuyor. Otobüsler eski olmasına rağmen çok kullanılıyor ve de göze çarpan en büyük özellik ulaşım ücretsizdir. Bilet alıyorsunuz 0.45     cent’e bileti istediğiniz zaman kullanırsınız istemessenizde kullanmassınız. Kentin içine girdikçe modernleşmeyi görüyorsunuz. İlk göze çarpan denizin önünün hiçbir şekilde kapanmaması , binaların  yapısı, görüntüsü çok muazzam derecede güzel  olması dikkat çekiyor. Yollar tek şerit ve de halk        aniden yola çıksa da otomobiller duruyor. Her sokakta en az 2 kahve dükkanı bulunuyor. Selanikliler bir nevi kahveyle yatıyor kahveyle kalkıyorlar. Orta kesimlere gidildikçe tavernalar, giyim mağazaları, kostüm mağazaları, oteller, marketler ve ev  gereksinimi olan şeyleri satan mağazalar bulunuyor. Otellerin  hizmeti, şıklığı, manzarası verdiğiniz ücrete değiyor. Şimdi     başlayalım Selanik’i gezmeye  ilk başta Selanik’in en meşhur meydanı olan ARİSTO meydanıdır. Aristo meydanı büyük ve geniş bir meydandır. Sahil önünde olup yanlarında yemek ve kahve dükkanları bulunmaktadır. Yunanlı bilim insanı Aristo talesten adını almıştır ve Aristo tales’in  bir heykeli bulunmaktadır. Yunanlıların meşhur  kahvesi olan frappemizi içerek Selanik’i geziyoruz. Frappe,Nescafe’nin soğuk ve buzlu halidir. Selanik sahiline İzmir kordon da diyebilirsiniz. Sahil boyu, gece kulüpleri, barlar, restorantlar, cafeler bulunuyor. Denizi çok temiz ve bakımlıdır. Sahilde yürürken Yunanlıların meşhur komutanının heykeli çıkıyor. Biraz ilerledikten sonra Selanik’in ünlü kulesi White tower (Beyaz kule) karşımıza çıkıyor beyaz kule 7 katlı olmakla birlikte çok eski bir yapıdır . Kuleye girdiğimizde merdivenler duvarlar dikkat çekiyor katlarda eski antik eserler bulunuyor son kat teras haldedir. Terasa çıktığımızda  Selanik’in  her yeri görünüyor. Selanik’e geldiğinize değiyor. Şimdiki hedefimiz Atatürk’ün evi Atatürk’ün evine geldiğimizde içimiz bir hoş oluyor atamızın doğduğu büyüdüğü ev muhteşem haliyle karşımızda Atatürk’ün evi, Atatürk’ün  evinin arkasında Türk Konsolosluğu bulunuyor. Atatürk’ün evine girdiğimizde Türk polisler tarafından üst ve kimlik kontrolünden geçiyoruz ve giriyoruz. İki kattan oluşan yarı tahta yarı beton bir ev  tahtalar dahi çok muhteşem görünüyor odalara girdiğimizde Atatürk’ün bal mumundan bir heykelini ve Atatürk’e ait çok fazla resimleri görüyoruz. Odalarda aynı anda Atatürk’ün hayatını anlatan melodiler çalıyor. İkinci  katta Atatürk’ün kullandığı banyo ve mutfak bulunuyor Atatürk’ün evinden çıkarken ayrılasımız hiç gelmiyor ama gezmeye doyulmuyor Selanik . Şimdi Selanik’in en büyük kilisesini (aya dimitros) görüyoruz dışında çok muazzam derecede güzel işlemeler süsler bulunuyor içi çok geniş heykeller portrelerle dolu kutsal bir yer olan Selanik kilisesi en büyük kilisedir Selanik deki. Akşam yemeğini Selanik de bir tavernada yiyoruz. Çeşitli balıklar ve et geliyor karşımızda ve yanında Selanik’in en meşhur içkisi ouzo isteğe göre içiyorsunuz. İşte bu güzelim şehir Atatürk’ün hayatına başladığı ve birçok insanın hayatını sürdürdüğü muhteşem bir şehirdir.







Kötü Alışkanlıklar

  Kötü alışkanlık Bildiğimiz gibi kötü alışkanlıklar günümüzde oldukça yaygınlaştı fakat halen kötü alışkanlık sigara alkol gibi sağlığa z...